Perşembe, Nisan 26, 2007

Fallout

Bu oyun hakkında daha önce neden yazmadım bilmiyorum, kesinlikle mükemmel ötesi. Bilimkurgucular için se az sayıda olan RPG oyunlarından biri. Başlığın altındaki yazıya dikkat edin ne demek istediğimi anlayacaksınız:) Demo da söylenenleride yazıyım da aklınızı iyice alayım:)

War.
War never changes.
The Romans waged war to gather slaves and wealth.
Spain built an empire from its lust for gold and territory.
Hitler shaped a battered Germany into an economic superpower.
But war never changes.
In the 21st century, war was still waged over the resources that could be acquired.
Only this time, the spoils of war were also its weapons.
Petroleum and uranium.
For these resources, China would invade Alaska, the US would annex Canada, and the European Commonwealth would dissolve into quarreling, bickering nation-states, bent on controlling the last remaining resources on Earth.
In 2077, the storm of world war had come again.
In two brief hours, most of the planet was reduced to cinders.
And from the ashes of nuclear devastation, a new civilization would struggle to arise.
A few were able to reach the relative safety of the large underground Vaults.
Your family was part of the group that entered Vault Thirteen.
Imprisoned safely behind the large Vault door, under a mountain of stone, a generation has lived without knowledge of the outside world.
Life in the Vault is about to change

Cuma, Nisan 13, 2007

Kurt Vonnegut


Bilimkurgu yazarı Kurt Vonnegut 84 yaşında hayata gözlerini yumdu. Yazar bilimkurgu edebiyatına Otomatik Piyano ve Titan'ın Sirenleri gibi önemli eserler bıraktı.
Ayrıntılı hayat hikayesi için:http://getir.net/zqs

hangi bilimkurgu yazarıyım

I am:
Arthur C. Clarke
Well known for nonfiction science writing and for early promotion of the effort toward space travel, his fiction was often grand and visionary.


Which science fiction writer are you?

Çarşamba, Nisan 04, 2007

Sonsuz Döngü

Nerde hata yaptım daha araştırmadım ama program sonsuz döngüye giriyor çalıştırınca. Deneyin görün bilen varsa bana da haber eylesin. Yapmaya çalıştığım şey bu linkte.
Bu link
#include
int main( void )
{
int i,kontrol=1,a;
while(kontrol==1)
{
printf("sayiyi giriniz\n");
scanf("%d",&i);
a=i%2;

while(i/=1)
{if(a==0){i=i/2;
a=i%2;
printf("%d",i);}


if(a==1){
i=i*3+1;
a=i%2;
printf("%d",i);}
}

printf("bir kez daha\n");
scanf("%d",&kontrol);
}
return 0;
}

Salı, Şubat 20, 2007

X-Hawk ve Blade Runner uçan arabası

X-Hawk İsrailde üretilmekte olan ilginç bir "dikey kalkan inen" hava aracı (vertical-takeoff-and-landing). Rafi Yoeli 2010 yılında piyasaya sürmeyi düşünüyor.



Resimde görülen araç X-Hawk'ın askeri versiyonu. Birincil kullanım amacı ise asker taşıma olacak. X-Hawk takımı Textron's Bell Helicopters ile işbirliği yaparak aracın sivil versiyonunu üretme çabasındalar.

Yoeli X-Hawk'ı fütüristik bir kamyon olarak görüyor. X-Hawk dikey inip kalkabilme özelliği ile felaket durumlarında inip ulaşımı zor olan noktalardaki insanlara kolayca ulaşabilir.

" İnanıyorum ki X-Hawk bir iş yatırımından öte bir durum, bu iş için gelecekte yeni tasarımlı araçlarda görebiliyorum. Vizyonumuz zorlu alanlarda kolayca hareket edebilen araç ihtiyacı yaratmak ve bunu karşılamaktır"

Bilimkurgucular böyle bir aracı zaten gördü öyle değil mi? Unutulmaz bilimkurgu filmi olan Blade Runner' dan



Kaynak:Bura





powered by performancing firefox

Perşembe, Şubat 08, 2007

V for Vendetta


Hatırla, 5 Kasım'ı hatırla
Barut ihanetini ve komplosunu
Hiç bir neden bilmiyorum ki gerektirsin
Barut komplosunun unutulmasını

Öyle bir ülkede yaşadığınızı düşünün ki, telefonlarınız dinleyen cihazlar var, konuşmalarınızı dinleyen cihazlar var, sokakta sizi izleyen cihazlar var, sokağa çıkma yasağı var, hükümetin kanunlar üzerinde yetkisi bulunan adamları var, beyninizi yanlış bilgilerle dolduran medya var, tartışmasız tek tip bir iktidar var… Bu kadar varlığın arasında tek bir şeye yer yok; özgürlüğe. Peki umut var mı? Her zaman umut vardır.
Alan Moore`un yazdığı ve David Lloyd`un çizimlerini yaptığı V for Vendetta, 1981’de çıkan bağımsız çizgi roman dergisi Warrior`da ilk kez halkın karşısına çıkan bir çizgi roman. 26 sayısı yayımlandıktan sonra, derginin kapatılmasıyla yarım kalan macera, 1989’da Moore ve Lloyd`un DC ismi altında V for Vendetta’yı tam bir çizgi roman olarak yayımlamasıyla tekrar hayranlarıyla buluştu. V for Vendetta, 2005 yılında filme alındı, fakat gösterime 2006da girdi. Wachowski biraderlerin (Larry Wachovski - Andy Wachowski) sinemaya uyarlayıp yapımcılığını yaptığı filmi, daha önce Matrix üçlemesinde yardımcı yönetmenlik yapan James McTeigue yönetti.
Bu kadar künye yeter, karakterimize dönelim. V, tüm bedeni ve düşüncesiyle faşist düzenin zulmüne maruz kalmış, bu zulme karşı direnerek kendini yeniden var edip, diyalektik antitez olarak sisteme karşı durumunu biçimlendirmiştir. Guy Fawkes maskesi takmakta, kişisel ve toplumsal intikam için yaşamakta, büyük bir gizlilik içinde planlarını yapmakta ve eylemlerini gerçekleştirmektedir. Eseri henüz okumamış ve izlememiş olanlar için içeriğinden pek bahsetmeyeceğim. Bunun yerine iki eser arasındaki temel farklılıklar üzerinde duracağım. Çizgiroman siyasi açıdan daha net bir niteliğe sahip, cesur bir şekilde faşizme karşı anarşizm temasını öne çıkartabiliyor. Aynı netliği filmde pek göremiyoruz. Fakat karakterimizin şiirsel konuşmaları ve önemli eserlere yaptığı göndermeler iki eserdede çok şık. Filmin terörizm konusunda bugun dünyamızda gelinen paranoyak durumun eleştirisini çok güzel yapıyor. Bu temayı gerçekçi kılmak içinde olayların geçtiği dönem daha ileri bir tarihe alınmış, günümüze daha uygun göndermeler yapılmış. Siyasi görüşünüz ne olursa olsun V for Vendetta kesinlikle bilinmesi gereken bir karakter.

Pazartesi, Şubat 05, 2007

Seattle2007 Bilimkurgu Kısa Film Festivali

The Science Fiction Museum & Hall of Fame ve SeattleInternational Film Festivalinin düzenlediği 2. Bilimkurgu kısa film festivali, bu sene Seattle'da Cinerama Theatre'da gerçekleştiriliyor. 3 Şubat 2007 de başlayan festivalde 20 kısa film gösterilecek.
Gösterilecek filmler.
Atomic Banana
Yönetmen: Erik Kling (USA)

Singularity
Yönetmen: Marcos Soriano
The Inedible Bulk
Yönetmen: Mad Martian (USA)
Machinations
Yönetmen: William Coughlan (USA)
Fantastic Fortune
Yönetmen: Mike Fisher (USA)
F*ck You, Pay Me
Yönetmen: Christopher Derrick
The Realm
Yönetmen: Josiah Pitchforth (USA)
Spaceball
Yönetmen: Robyn Ewing (USA)
The Un-Gone
Yönetmen: Simon Bovey (UK)
Haunted Planet
Yönetmen: Danielle Stallings
Life Signs
Yönetmen: Tim Sumner (Australia)
Project K.A.T.
Yönetmen: Eric Pham
TV Man
Yönetmen: Samuel Jørgensen (USA)
Mizar
Yönetmen: Yuting Hsueh
13 Ways to Die at Home
Yönetmen: Lee Lanier
Agnieszka
Yönetmen: Martin Gauvreau (UK)
Transgressions
Yönetmen: Valerie Weiss
Face Machine
Yönetmen: Justin Simms (Canada)
Maklar, Anyone?
Yönetmen: Phil Guzzo

Pazar, Ocak 07, 2007

Nefesi Tükenenlerin Nefsi

Son Hikayem;


“Burada 10 dakika mola veriyoruz, herkes iyice dinlensin” dedi komutan Ali, kendi yorgunluğunu gizlemeye çalışarak.

—Komutanım neden bu haber sivil kargo şirketleriyle gönderilmiyor? Eskiden böyle bir görev verilmemişti bize.

—Herhalde yeni İletişim bölüm sorumlusu ilk günlerinde herhangi bir krizle karşılaşmak istememiştir. Ülkede greve gitmeyen kalmadı şu sıralar.

“Haklısınız komutanım” dedi, birliğin en genç üyesi Semih. “Geçen ay nikâh memurlarının grevi yüzünden abim evlilik tarihini ertelemek zorunda kaldı”. Bu lafın ardından yerin onlarca metre aşağısında basit bir mesajı yerine iletmekle görevli olan birlikteki herkes gülmeye başladı. Kahkaha sesleri azalıp karanlık tünelin duvarlarına yankı yapmayı bıraktığında komutan nikah memurlarının neden greve gittiğini sordu. Semih ise bugünlerde hemen hemen herkesin dilinde kalıp olmuş birkaç sözcük söyledi;

—Nefesi tükenenlerin nefsi.

Bu sözcüklerle birlikte tüm birlik adeta ölüm sessizliğine büründü. Komutan ise sert ve soğuk bir sesle molanın bitişini ilan edip bölüğünü tekrar yola koydu.

***

-Canım geç oldu artık yat lütfen.

-Ya anne N’olursun birazcık daha oturiyim.

-Olmaz dedim, hadi tombi yatak.

Küçük Semra uflaya puflaya televizyonun başından kalktı ve yatağına doğru ağır ağır gitmeye başladı. Kızının arkasından sigara dumanını üfleyerek bakan Seda ise soğuk kahvesini yudumlarken, son 20 dakikadaki beşinci sigarasını yakıyordu. “Ne kadar daha devam edecek bu saçmalık” diye içinden geçirdi soğuk şirket lojmanının salonunda otururken. Olayların çıkış noktası beş sene önceki savaştaki inanılmaz bir olay idi. Seda o günleri sanki dünmüş gibi hatırlıyordu. Üniversiteden bir arkadaşı ile savaşın gidişatı konusunda tahminler yürütürken, açık duran televizyon kitle imha silahlarının kullanıldığını duyurmuştu. Her zaman iyimser olan Sedanın ise tahminleri tamamıyla yanlış çıkmıştı. Ortadoğu’da kızışan savaşa NATO müdahalesi ve hemen sonrası devletlerin kimyasal ve nükleer silahları kullanması, savaşı kimsenin önceden tahmin edemeyeceği bir noktaya getirmişti. Yoğun kimyasal ve nükleer gaz bulutları ise kestirilemeyen kum fırtınaları sayesinde geniş bir alana hızlıca yayıldı. Ortadoğu da neredeyse her ülkeyi etkileyen bu olay geriye milyonlarca ölü insan ve insanları öldürme amacıyla yapılan binlerce metal yığını bıraktı. Savaşacak insan kalmayınca da savaş kendiliğinden bitmişti. Birleşmiş Milletler acil toplanarak geriye kalan ölüleri nasıl yok edeceklerini tartıştı. Bölgede yerel yönetim diye bir şey kalmamıştı, çoğu yönetici ölmüş veya tesiri altında kaldığı nükleer ve kimyasal sızıntıların etkisi altında ölümü bekliyordu. İnsanlığın şimdiye kadar ürettiği hiçbir düşünce kırıntısı bu sorunu çözebilecek bir seviyede değildi. Bundan dolayı da BM kolay ve acımasız yolu seçti; Cesetlerin bulunduğu veya bulunma olasılığı yüksek görülen her yer uçaklarla bombalanacaktı. Haftalar boyu binlerce savaş uçağı gökten napalm bombası yağdırdı. Bombalar düştüğü yerde yangın başlatıyor, cesetlerin yanı sıra sağ kalmış insanlarda cesede dönüşüyordu. Operasyon süresince BM avlusunda yüzlerce mum yakıldı, savaşta ve sonrası bombardımanda hayatını kaybeden milyonlarca insan için. O gün sedada bir mum yaktı, eriyip gidenin mum mu yoksa insanlık mı olduğunu düşünerek.

Operasyonun tamamlanıp olayların fizyolojik tehlikesi geçtikten sonra, insanlar daha lüks olan sosyal konularda düşünmeye başladı. Kudüs ve insanlar cehennem alevleriyle yerle bir olmuş, günahsız inananlar aynı ateşle yanmıştı. Bu durum dünyada tepkisiz kalamazdı ve kalmadı da. Tüm büyük dinlerin temsilcileri ortak açıklamalar yapıyor, fanatik dinsel gruplar intikam çığlıklarını yükseltiyordu. Hemen hemen herkes tarih boyunca birbirlerini yiyen dinlerin modern dünyada düşmanlıkları kaldırıp birlik olmasını umuyordu, fakat hiç kimse birliğin ortak nefret sonuncunda olabileceğini tahmin etmemişti. Bilinen tek şey ise bu birliktelik hiç de iyiye alamet değildi. Dindar fanatikler olayın nedenini günahkar insanlığın geliştirdiği biyolojik ve nükleer silahlar olarak gösterdi, çözüm ise her zamanki gibi basitti. Günahkarlar kendi silahlarıyla temizlenecekti. Kutsal topraklarda nefesi tükenenlerin inananların intikamı alınacaktı. NTN, Nefesi tükenenlerin nefsi…

Bu düşünce dünyaya yayıldığında çok az insan onun karşısında durdu, birçok insan da yaşanan savaş sonrası dünyadaki düşünsel üretim boşluğunun etkisi ile ona sarıldı. Dar görüşlü entelektüeller ve mevcut durumdan çıkar sağlamak isteyen politikacılar sayesinde (ki bunların sayısı inanılmaz derecede artmıştı) bu düşünce kitlelere yayıldı. Çoğu hümanizm yanlısı insan bile bu fikre sarıldı ve destekledi. Nükleer santraller ele geçirildi, mühendisler ve çalışanlar öldürüldü. İlaç şirketleri, kozmetik şirketleri hatta en basit eczaneler bile bu nefretin hışmına uğradı. Bu saldırıların çoğu firma çalışanlarındaki sempatizanlar tarafından gerçekleştirildi. Siyasi irade tarafından bu tür şirketlerin hepsi kapatıldı, bazı sanatçılar bu hareket uğruna şiirler yazdı şarkılar besteledi. İlaçların azlığı ve bazı yerlerdeki yokluğu dinsel fanatiklerin ruhani tedavi servislerini yürürlüğe koymasını getirdi. Başınız mı ağrıyordu? Hemen birkaç dua ve NTN bağışıyla baş ağrınızdan eser kalmayacaktı. Bu kaos sürecinin sonucunda sadece çok büyük şirketler ve onların merkezleri sağ kalabildi. Çalışanlarını yüksek maaş, sayısız karşı propaganda teknikleriyle ve ağır silahlı özel güvenlik birimleriyle ellerinde tutabildiler. Hükümetler halka iyi görünmek için NTN lehinde konuşsalarda gizli olarak bu firmaları destekledi ve kendi iktidarını koruyacak miktarda ürün ve hizmet yapmalarını sağladılar.

***

Hedefe vardık komutanım.

Komutan Ali gözünü taracıya yaklaştırarak, kimlik bilgilerini doğrulattı ve makineden duyulan sesi dinledi.

Komutan Ali Toprak, A2 Bölümü ulaşım güvenlik şefi. Giriş izniniz onaylandı.

Kapı büyük bir gürültüyle açıldı, Ali ve ekibi içeri girdi. Onları karşılayan da üniformasından üst düzey bir kişi olduğu anlaşılan biri oldu. “Hoş geldiniz, ben Ana bina güvenlik sorumlusu Recep Aktan, teslimat işi bittikten sonra iki gün serbestsiniz.. Sevinç mırıltıları arasında teslimatı alan görevliler hızla uzaklaştı. Komutan Ali de ailesine 2 gün geçireceğini düşündüğünde içini mutluluk kapladı.

***

“Sizce böyle bir önlem gereklimiydi Sayın Başkan?” diye sordu Recep, Kimya Bölümü ana sorumlusuna. “Elbette Recep Bey, NTN in ne yapacağı belli olmaz, son zamanlarda faaliyetleri azaldı büyük bir plan hazırlıyor olabilirler, çalışanlarımızı korumamız lazım, yeni işe alımlar imkânsız gibi bir şey”. Katıldığını belli eder anlamda kafasını salladı Recep. “ Yine de büyük bir risk, vücut bağışıklığını sağlamak için havalandırmaya karıştırdığımız gaz zehirli bir gazla yer değiştirilebilir, NTN fanatiklerinin kimyasal saldırı kullandığı da oldu.” Kimya Başkanı imalı bir ses tonuyla sert bir cevap verdi; “Binanın güvenliği konusunda sizin işinizi iyi bir şekilde yaptığını düşünüyordum Recep bey, umarım yanılmıyorumdur”. Bu cevap karşısında Recep kafasını sallayarak soruya sessiz kaldı ve izin isteyerek odadan ayrıldı.

***

Gazın aktif hale getirilmesinden bir saat sonra, Kimya Bölümü ana sorumlusu durum raporunu hazırlayıp, yollamaya çalışıyordu. Taktığı gaz maskesi işini zorlaştırsa da rapor şaşırtıcı derecede kısa olduğundan fazla kafasına takmıyordu. İşlemi tamamlayıp, gizli kaçış bölmesine doğru adımlarını hızlandırırken, raporun yaratacağı etkiyi merak ediyordu.

***

O gün ise internette en çok okunan yazı ise şu oldu.

“ İnananlar için bir zafer daha, masumların ölümünden sorumlu günahkarlar son nefesini verdi. Ayrıntılı haber ve resimler için tıklayınız. NTN”